KELİMELER YOKSA SANDIĞIMIZDAN DAHA MI GÜÇLÜ?
Merhaba, yüreğindeki çocukla büyümüş yetişkinler!
Konumuz çocuklar ve dil. Bu konuya değinirken hala keşfedilmeyi bekleyen gizemlerle dolu beyin ile giriş yapmadan olmazdı. İnsan beyninin temel bağlantıları ile tüm düşünce ve öğrenmenin temeli, büyük ölçüde hayatımızın ilk üç yılında gerçekleşir. Duyduğumuz kelimeler, kaç tane kelime duyduğumuz ve bunların nasıl söylendiği, beyin gelişiminde belirleyici faktörlerdir. Üç yaşın sonunda yüz milyar nöron (sinir hücresi) taşıyan insan beyni, fiziksel büyümesinin yüzde seksen beşini tamamlamış olur. İşte bu hızlı gelişim, bizim “kritik yıllar” olarak adlandırdığımız dönemin önemini fark ettirmiştir umarım. Bilim, beyin gelişiminin erken çocukluk dönemindeki bir çocuğun DİL ORTAMIYLA ilgili olduğunu göstermektedir. Bu gerçek, üç yaştan sonra beynin gelişmeyi durdurduğu anlamına gelmez elbette fakat sonradan bu yılların telafisinin kolay olduğunu söyleyemeyiz. Olumlu erken dil ortamı beynin dil işleme hızını da etkiler. Bu da öğrenme için çok kritiktir.
Erken yaştaki dil öğrenimi “iletişimin temeli” dir. Çocuk adeta bir ayna gibi ebeveynini yansıtır. Bu dil içinde böyledir. Sizler konuşmalarınız, jest ve mimik kullanımlarınız, iletişim kurma biçiminiz ile “dil”i öğretebilirsiniz. Bu da bize ‘ekstra konuşma yapma’ya (günlük hayattaki sohbetler, rutinler hakkında daha fazla yorum) hak ettiği önemi göstermemiz gerektiğini ortaya çıkarır.
Araştırmalar çocukların üç yaşına kadar maruz kaldıkları konuşma miktarının, dokuz ve on yaşlarındaki dil becerilerini ve okuldaki sınav sonuçlarını yordadığını göstermektedir. Yani erken yaşlardaki dil deneyiminin çocuğun nihai akademik başarısını öngören gücünü kanıtlamıştır. Bu harika değil mi? Bir kelebek etkisi misali çocuğun ilerideki akademik hayatını ebeveyn konuşmasının bu kadar etkiliyor oluşu! Örneğin sizin kitap okuyor oluşunuz, çocuğun erken dönemde kitapla tanışması ileride kitap okumayı seven bir çocuk olma ihtimalini çok arttıracaktır.
Asıl şaşırtıcı gelecek olan ise dilin matematikle ilişkisidir. Bu da ilk üç yıla ait dil ortamındaki farklılıkların, hangi çocukların okula başladıklarında gerekli matematik becerilerine sahip olacaklarını belirleme konusunda önemli bir rol oynadığıdır. Meğer ne kadar önemli imiş çocuğa ekmek aldırmak, yarım elma soymak, ÇOK sevgiyi anlatmak..
HER ŞEY, BEYNİN KELİMELERLE NE KADAR İYİ BESLENDİĞİNE BAĞLI..
Beyin gelişiminde temel bir beceriyi edinmek, daha karmaşık bir beceriyi edinmek için ön koşuldur. İlk üç yıl boyunca kelime hazinesi ve konuşma becerileri geliştirmenin yanı sıra sosyal, duygusal ve bilişsel gelişim için de bir temel sağlamaya yardımcı olur. Sosyal bir varlık olan beyin, bu temeli oluştururken etkileşim içinde bir ilişki ister. Dilin, yani kelimelerin asıl amacı da ilişki kurma ihtiyacını karşılamaktır. İletişim tamda budur, bağlantı kurmaktır. İşte beyni optimum zeka ve istikrar için en iyi şekilde besleyen inanılmaz güçte ebeveyn konuşmasıdır.
Ah ne çok istiyoruz çocuklarımızın başarılı olmasını, değil mi sevgili ebeveynler? Ancak şunu unutmamalıyız ki akademik başarısızlığın önemli belirleyicilerinden olan öz-düzenleme ve yürütücü işlev becerileri de yine dil ile ilişkilidir. Konuşmada gecikme yaşayan çocuklar öz-düzenleme konusunda daha fazla problem yaşamaktadırlar. Çocuk dil bakımından zengin bir çevreye sahipse, bu çevrede çocuğun gelişen dil becerileri öz-düzenleme becerilerinin gelişmesini de sağlar. Duygularını tanıyan, duygularını düzenleyebilen, dinleyebilen, dikkatini iletişim partnerine verebilen, karşılıklı iletişimi sürdürebilen çocuk elbette kendini de daha iyi “ifade” edecektir. Dil ve konuşma terapistlerinin, çocuklarının gecikmiş konuşması sebebiyle başvuran ailelerden sıkça duyduğu ifade olan “Kendini ifade etsin yeter” cümlesi aslında ne kadar çok alt beceriyi barındırıyor değil mi? Bu nedenledir ki iletişim kelimelerden fazlasıdır. İfade edici dilin gelişmesi içinde söz öncesi dönem iletişim becerilerinin gelişimi elzemdir.
Evet sevgili ebeveynler, bu yazının çocuklarınızın hayatına minik de olsa bir katkısının olmasını dilerim. Yazı ilginizi çektiyse ve konuyla ilgili daha fazla bilgiye ulaşmak isterseniz Dr. Dana Suskind’in Otuz Milyon Kelime adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim. ‘Farkındalık’ çok önemli. Eğer çocuğunuzun dil/konuşma gelişimi ile ilgili aklınızda soru işareti varsa, yaşıtları gibi olmadığını düşünüyorsanız lütfen bir dil ve konuşma terapistine başvurun. Bekleyerek altın değerindeki kritik dönemleri kaçırmayın. Sağlıkla kalın..
Günay BİÇİCİ
Dil ve Konuşma Terapisti
Daha fazla bilgi için sitemizdeki videolarımızı izleyebilirsiniz.
Instagram hesabımızdan güncel paylaşımlarımızı takip edebilirsiniz.
Güncel makalelerimizi okumak için blog sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.