Artık Hiçbir Yıldız Gölgede Kalmasın
M
Merhabalar!
Sizlerle hem çok bildiğiniz hem de bir o kadar içeriğine yabancı olduğunuz bir konuyu konuşacağız. Kim acaba bu yıldızlar? Gerçekten gölge de mi kalıyorlar? İyi de bu nasıl oluyor?
Sayın Dr. Bahar Eriş özgül öğrenme güçlüğü özellikle disleksisi olan çocukları gölgede kalan yıldızlar olarak nitelendiriyor. Adı da aynen böyle olan (Gölgedeki Yıldızlar) bir kitabı da bulunuyor. Muhteşem bir kitap kesinlikle tavsiye ederim. Başlığıma da kendisi esin verdi aslında.
Gelgelelim bizim konumuza nedir bu özgül öğrenme güçlüğü? Özellikle son zamanlarda adından çok söz ettirir oldu. Hatta sizler onu daha çok disleksi olarak tanıyorsunuz belki de. Ancak işin aslı tam olarak öyle değil. Haydi bir bakalım, özgül öğrenme güçlüğü neymiş, ne değilmiş?
Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından yayınlanan ruh sağlığı el kitabına göre (DSM) öğrenme güçlüğünün en kısa tanımı şu şekildedir:
Okuma, matematik ve yazılı anlatımda gözlenen güçlüklerdir. Uzmanlar gelen aileler ile bu tanımı paylaştığım da çoğunlukla şu cevabı alıyor “hocam hangimizin çocuğunda gözükmüyor ki bu güçlükler”. Elbette hakları var bunu demekte. Ancak özgül öğrenme güçlüğü bulunan çocuklarımızdaki güçlükler normal gelişim gösterenlerinden biraz daha farklı. Örneğin:
Beyin yapılarında daha farklı çalışma,
Harf ve rakam yazmada güçlükler, ters yazma (b yerine d, p yerine q; 3,5 ve 7’yi ters yazma, 13 yerine 31 yazma), çok yavaş yazma, tahtadan yazıyı deftere geçirirken zorlanma, okunaksız yazma,
Dikkat, denge, koordinasyon eksikleri, sınıf içindeki konuya yoğunlaşamama, ödevlerini tamamlayamama,
Kısa öykü, yer yön, zaman ve mekan kavramlarını bütünleştirmede güçlükler yaşama,
Sosyal algılama da ve iletişimde sorunlar yaşama,
Akıcı okuyamama, satır atlama, kelimeleri ters söyleme, okurken dikkatini toplayamama,
Matematiksel kavramları karıştırma, hikayeli problemleri kavrayamama vb, bir çok farklı semptomlar gözlenmektedir.
Ama bunlar zekada herhangi bir problem olduğu için meydana gelmez. Bilakis normal ya da normalin üstünde zeka seviyeleri bulunur. Hatta akademik becerilerinde ne kadar gelişimsel olarak bir takım gereksinimler gözlense bile mutlaka başka bir yetenekleri vardır. İşte bu yüzden onlara gölgedeki yıldızlar denir. Çünkü yeteneklerinin keşfedilip parlamasını beklerler.
Öğrenme güçlüğünün 3 alt tipi vardır: bunlar okumadaki güçlükler (disleksi), yazmadaki güçlükler (disgrafi) ve matematikte güçlükler (diskalkuli).
Peki ne yapacağız biz ne olacak bu çocuklara?
Öğrenme güçlüğü tanısı genellikle okumayla birlikte keşfedildiği için 7 yaşından önce resmi olarak konulmuyor. Aslında yukarıda bahsettiğin semptomlarla kendini okul öncesinde de hissettirmeye başlıyor bir nevi. Bu çocuklar ülkemizde sol beyin yani akademik beceriler ağırlıklı eğitim verildiği için yaşadığı olumsuzluklar nedeniyle sosyal olarak kendilerini hep bir adım geride bırakmak istemektedir. Bizlerin üstüne düşen görev ise onların ellerinden tutmak. Ellerinden tutup “evet belki yavaş yazı yazıyorsun, belki matematik de zorlanıyorsun ama eminim başka bir alanda büyüleyici bir yeteneğin var bunu birlikte keşfedeceğiz” demek. Bu çocukların mutlaka destek eğitim alması gerekmektedir. Destek eğitimle yaşıtlarını yakalamaları bir yandan da sosyal becerilerinin desteklenmesi gerekmektedir. Kendilerine olan özgüvenleri ne kadar desteklenirse akademik becerileri de o denli gelişecektir. Çünkü çocukta “Ben yapabilirim!” algısı oluşmaya başlayacaktır.
Çocuğunuzda yukarıdaki farklılıkların bir çoğunu görüyorsanız mutlaka bir uzmana başvurun.
Lütfen “Artık Hiçbir Yıldız Gölgede Kalmasın!”.
Çocuklarla, çocuk kalın !
Çocuk Gelişimci
Bedriye ÇELİK